Eğer ki benim gibi dünyanın dörtbir yanını dolaşmayı, görmeyi deli gibi arzu ediyorsanız ve çok da maddi durumunuz iyi değil ise "nasıl gezerim" sorusu beyninizde devamlı dönüyorsa size birkaç ip ucu yazacağım.
Eğer ki; "yaz gelsin, 5 yıldızlı otelde herşey dahil, deniz-güneş-kum üçlüsü ile mesudum" diyenlerdenseniz hiç okumanıza gerek yok: ))
Öncelikle gitmek istediğiniz yeri belirleyin ve gitmeden birkaç ay öncesinden araştırmaya başlayın. Nerede kalınabilir, neler yenilebilir, turistik gezi yerleri neresidir. Biletli giriş müzeleri için bilet online alınabiliyor mu_? Toplu taşıma için, günlük-haftalık biletleri var mı_? Uygun fiyatlı marketleri nelerdir. İçecek-atıştırmalık yiyecek almak için çok gerekli: )
Üç -dört ay öncesinden pasaportunuz yok ise onu halledin. Ve bir ay kala vize başvurularınızı yapın. Son ana bırakmayın, hem sorun çıktığında düzeltme imkanınız olur, hem de maddi anlamda bir zamana yüklenmiş olmazsınız.
Gelelim uçak biletine, farklı uçak şirketlerinin kampanyalarını takip edin. Charter ucuşları takip edin. Charter ucuş ile 3 sene önce 5 € ya Paris'e uçtuğumu biliyorum: ) Dört -beş ay öncesinden uçak biletinizi halledin. En uygun fiyat açısından zaman aralığı hemen hemen 5 ay öncesine denk geliyor çoğu hava yolu şirketlerinde.
Ve gideceğiniz yeri araştırıp, gezmek istediğiniz yerleri listeledikten sonra mutlaka online üzerinden biletlerinizi alın derim. Hem bilet sırasından kurtuluyorsunuz hem de online kampanyalardan faydalanıyorsunuz. Misal biz; El Hamra Sarayı' nı gezmek için bileti Türkiye'de iken online aldık, hem upuzun kuyrukta beklemeden sabah erkan saatlerinde giriş yaptık, hem de daha uygun fiyata biletleri almış olduk.
Çoğu kilise ve müze belli saatlerde ücretsizdir. Bunları araştırmadan bilet almayın derim. Misal Cordoba'daki Mezquite Camii sabah saat 10:00 kadar ücretsiz giriş yapılıyor, saat 10:00 dan sonra kişi başı 20 € idi. Bunu araştırmazsanız kişi başı 20 € boşuna vermiş olursunuz. Hem sabah kalabalık olmadan girmiş olduk, hem de paramız cebimizde kaldı.
Avrupa'da bir yer seçtiyseniz, ucuşunuzu fiyat olarak uygun yerlerden alabilirsiniz, Avrupa geniş bir hızlı tren ağına sahip. Köln de inip, tran garından birkaç saat içinde Brüksel-Paris gezisi yapabilirsiniz. Uygun tren biletleri için mutlaka tarifeleri inceleyin derim.
Kalınacak yer açısından gençler arasında hissediyorsanız kendiniz Hostelleri tercih edebilirsiniz. Yok bizim gibi çocuklarla geziyorsanız Airbnb en iyi tercihlerden biri. Hem uygun fiyatlı hem de yeme içme masrafı bayağı fark ediyor. Gideceğiniz şehirdeki fuar zamanlarını mutlaka kontrol edin. Bizim gibi ansızın yola çıkanlardansanız bir araba fuarı zamanı Paris'de sokak sokak kalacak yer aramak zorunda kalabilirsiniz: )
Bol bol gezin. Ayak tabanlarınız ağrıyana kadar gezin görün. Gittiğiniz yerin rüzgarını içinize çekin, çimenlerinde yayılın, tarihini araştırın, okuduğunuz yerleri canlı canlı görebilmek paha biçilemez bir duygu...
Şimdilik bu kadar.
(görseller netten alıntı)
14 Haziran 2016 Salı
5 Haziran 2016 Pazar
Hayal Kurun
Benim kendimden büyük hayallerim vardır. Sizin de olsun. Kafama yastığa koyarken düşlerim, ara ara kendimi hayallerimde düşlerken bulurum, dalar giderim. Hayallerime ulaşmak için çabalarım. Bir adım daha yaklaştığımda kendimi çok çok mutlu hissederim...
Hayal kurmak psikolojik olarak da insanı rahatlatıyor. Güzel cümlelerle anlatın hayalinizi. Ve bu hayal için çabalayın. Biraz daha, biraz daha çabalayın. Yaklaştıkça, ufak ufak hareketlenme oldukça çok mutlu olacaksınız. Olmaz diye düşünmeyin hiçbir hayaliniz için, gün doğmadan neler doğar demişler.
Hep bir sırt çantam olsun ve gezeyim derdim. Ortaokula giderken haritayı alıp, parmağımla ülke-şehir seçer, orada düşlerdim kendimi. Önce o şehri araştırır, orada olsam ne yapmaktan hoşlanırım diye düşünürdüm. Sanki gözlerimi kapattığımda o şehrin sokaklarında yürüdüğümüz, kahve yudumladığımı, rüzgarını yüzümde hissettiğimi, çimeninde oturduğumu, insanları gözlemlediğimi hissederdim. Tabii ben bunları hayal ederken, iki göz odada genelde kış günü sobadaki odun çıtırtılarını duyardım. Annem sık sık mutfaktan seslenir, soba geçmesin odun at: )) Ay sonu evsahibi komşumuz mutlaka çay içmeye gelirdi, maksat muhabbet değildi elbet, kirasını tahsilatı idi. Benim bırakın Avrupa'dan şehir görmeyi, hiç deniz tatiline gitmiş biri değildik. Kültürümüzde yoktu, varsa yoksa her bayram memlekete giden ailelerdendik. Mutluyduk çok şükür, kimseye muhtaç değildik ama hayallerimden çok çok ötede idik. Yine de yılmadım, hayallere devam. Çok şükür 26 yaşımda Avrupa'da tüm hayalini kurduğum sokakları gezmek nasip oldu. Hayallerimde hiç eşimi düşlememiştim hep tektim ama kısmette eş de varmış: ) Kaç kere nasip oldu hatta...
Bunu hiç olmayacak hayaller diye düşlemekten vazgeçmeyin. Ama ulaşmak için de çabalayın...
Şimdilerde düşlediğim hayalim için 4 sene veriyorum kendime. Hadi hayırlısı deyip, bismillah ile birlikte sabır çekmeye devam: )
Hayal kurmak psikolojik olarak da insanı rahatlatıyor. Güzel cümlelerle anlatın hayalinizi. Ve bu hayal için çabalayın. Biraz daha, biraz daha çabalayın. Yaklaştıkça, ufak ufak hareketlenme oldukça çok mutlu olacaksınız. Olmaz diye düşünmeyin hiçbir hayaliniz için, gün doğmadan neler doğar demişler.
Bunu hiç olmayacak hayaller diye düşlemekten vazgeçmeyin. Ama ulaşmak için de çabalayın...
Şimdilerde düşlediğim hayalim için 4 sene veriyorum kendime. Hadi hayırlısı deyip, bismillah ile birlikte sabır çekmeye devam: )
Bu 4 sene de insallah yeterli birikimi yapabilirim, inşallah hayırlısı ile nasip olur...
30 Mayıs 2016 Pazartesi
Borçlarımdan nasıl kurtulurum?
Kişinin borca bulaşması için ya ev almış olması, ya arsa-tarla, ya araba-ki bana göre o da gereksiz - ya da sağlık sorunundan dolayı olmalı...
Ev borcundan dolayı ev bedelinin 3/2 si birikmiş olmalı, kalan 3/1 için kredi borcuna girilebilir, mümkün olan en az taksit sayısı ile. Taksitleri azaldıkça faiz tutarı azalacağından dolayı.
Arabanın borç ile alınmasına karşıyım. Yine de ihtiyaç var ise, yatırım amaçlı düşünülüp, alınabilir.
Arsa-tarla, bir miktar birikmiş var ise ve uygun bir fırsat da karşınıza çıkmış ise düşünmeden alın derim...
Şimdi gelelim borçlardan kurtulma yöntemlerine.
Aslında çok karışık bir durum değil. Daha az harcayın. Şartlarınıza göre en asgari yaşamı seçin ve bir süre sadece ihtiyaçlarınızı alın. Beş altı ay kıyafet almayın mesela. Yada hafta sonu gezmelerinizi-dışarda yemelerinizi ayda bire indirin. Hele ki borç ile tatile çıkanlara diyecek sözüm yok. Anlık tüketilen ürünler için asla borca girmeyin. Böylece aradaki farkı göreceksiniz. Bir iki sene süre verin kendinize. Tünelin ucundaki ışığı gördüğünüzde katlandığınız asgari yaşam yanınıza tecrübe olarak kalacak.
Eğer ki kazandığınızın 3/2 sini harcayarak yaşamayı başarsaydınız bunca borç içinde olmazdınız. İnsan nefsi herşeyi ister. İyi giyim, iyi ev, iyi araba, iyi oyuncak, iyi tatil. Ama gel gör ki kazancın hep en iyisine uzanacak kadar değil. Geliriniz kadar bir standart belirleyin kendinize. Bunu yaşam biçimi haline getirin, öyle yaşayın. Borca bulaşmazsanız hem birikim yapabilir hem de hayatın tadını çıkarabilirsiniz.
Ne demişler; 10 dolar kazanıp 9 dolar harcayana zengin; 100 dolar kazanıp 115 dolar harcayana fakir derler.
Etiketler:
alışveriş,
anne,
birikim,
borç,
doğalgaz,
elektrik,
ihtiyaç,
kıyafet,
kredi kartı,
market,
pazar,
su,
taksit,
telefon,
tutumluluk,
tüketici kredisi
26 Mayıs 2016 Perşembe
Kredi Kartı nasıl kullanılır?
Kredi kartını doğru kullanmayan yüzlerce insan var çevremde.
Aslında çok basit ama işimize gelmiyor. Kredi kartını bir başkasından borç alıyorum ve 25-30 gün sonra bu borcu vermem gerek düşüncesi ile kullanıyor olsanız inanın ne kart borcu ile ne de bankalarla uğraşırsınız.
Kredi kartını asla dışarıda yemek-içmek-market alışverişi gibi işlemlerde kullanmayın. Paranız varsa yemeğinizi yiyin, zira sürekli borçla karın doymaz.
Kredi kartı genellikle dayanıklı tüketim eşyalarında, mobilyalarda taksit yaparak yada aniden ortaya çıkan sağlık harcamalarında kullanılmalı. Ve dönem ekstresi kesildiğinde ödemesi yapılmalı.
Ekstre borcunuz ödenmediğinde yada asgarisi ödendiğinde bir sonraki ay daha da artacak ödenecek tutar. Bu durum üç dört ay devam ederse ipin ucu kaçmış olacak. Böyle bir durumda elinize ne geçerse 100-200 -500 -700 düşünmeden kredi kartına yatırarak borcunuzdan kurtulmak ve bu süreçte kartı minimum seviyede(zorunlu ihtiyaçlar için) kullanmak en mantıklı kurtuluş yolu olacaktır. Hemen hemen en yüksek faiz oranları kredi kartlarına uygulanıyor ve boşu boşuna her gün işe gidip kazandığınız para avucunuzdan uçuyor.
Eğer ki banka banka gezerek evinizin faturalarını ödeyemiyorsanız, buna vaktiniz yok ise faturalarınızı otomatik ödemeye bağlatmak için de kartınızıı kullanabilirsiniz. Tabii mevduat hesabınızdan yapsanız daha mantıklı bir seçim olur ama puan toplamak-kartın hareketliliği yada herhangi bir kampanyadan yararlanmak açısından bunu da tercih edebilirsiniz.
Kart ekstrelerinizi mutlaka satır satır kontrol edin. Slipler ile satırlarını eşleştirin. Kartlardan senede iki defa alınan yıllık kullanım ücretleri için mutlaka iade isteyin. Çoğu banka iadesini yapıyor. Yapmaz ise kartı kapattırıp ve diğer banka kartını kullanmaya başlayın.
Ve yapılan en büyük hatalardan biri de tüketici kredisi alarak kart borcunu kapatmak. Bu durumda olanlar genelde kredi kartını kapatmayıp kullanmaya devam ederken bir yandan da tüketici kredisi borcuna girmiş oluyorlar. Onun faizine de katlanmak artı bir yük getirirken, kredi kartı bilinçsizce kullanımlar ile borcu aydan aya artıyor.
Herkese borçsuz huzurlu bir hayat diliyorum...
Aslında çok basit ama işimize gelmiyor. Kredi kartını bir başkasından borç alıyorum ve 25-30 gün sonra bu borcu vermem gerek düşüncesi ile kullanıyor olsanız inanın ne kart borcu ile ne de bankalarla uğraşırsınız.
Kredi kartını asla dışarıda yemek-içmek-market alışverişi gibi işlemlerde kullanmayın. Paranız varsa yemeğinizi yiyin, zira sürekli borçla karın doymaz.
Kredi kartı genellikle dayanıklı tüketim eşyalarında, mobilyalarda taksit yaparak yada aniden ortaya çıkan sağlık harcamalarında kullanılmalı. Ve dönem ekstresi kesildiğinde ödemesi yapılmalı.
Ekstre borcunuz ödenmediğinde yada asgarisi ödendiğinde bir sonraki ay daha da artacak ödenecek tutar. Bu durum üç dört ay devam ederse ipin ucu kaçmış olacak. Böyle bir durumda elinize ne geçerse 100-200 -500 -700 düşünmeden kredi kartına yatırarak borcunuzdan kurtulmak ve bu süreçte kartı minimum seviyede(zorunlu ihtiyaçlar için) kullanmak en mantıklı kurtuluş yolu olacaktır. Hemen hemen en yüksek faiz oranları kredi kartlarına uygulanıyor ve boşu boşuna her gün işe gidip kazandığınız para avucunuzdan uçuyor.
Eğer ki banka banka gezerek evinizin faturalarını ödeyemiyorsanız, buna vaktiniz yok ise faturalarınızı otomatik ödemeye bağlatmak için de kartınızıı kullanabilirsiniz. Tabii mevduat hesabınızdan yapsanız daha mantıklı bir seçim olur ama puan toplamak-kartın hareketliliği yada herhangi bir kampanyadan yararlanmak açısından bunu da tercih edebilirsiniz.
Kart ekstrelerinizi mutlaka satır satır kontrol edin. Slipler ile satırlarını eşleştirin. Kartlardan senede iki defa alınan yıllık kullanım ücretleri için mutlaka iade isteyin. Çoğu banka iadesini yapıyor. Yapmaz ise kartı kapattırıp ve diğer banka kartını kullanmaya başlayın.
Ve yapılan en büyük hatalardan biri de tüketici kredisi alarak kart borcunu kapatmak. Bu durumda olanlar genelde kredi kartını kapatmayıp kullanmaya devam ederken bir yandan da tüketici kredisi borcuna girmiş oluyorlar. Onun faizine de katlanmak artı bir yük getirirken, kredi kartı bilinçsizce kullanımlar ile borcu aydan aya artıyor.
Herkese borçsuz huzurlu bir hayat diliyorum...
Etiketler:
alışveriş,
birikim,
doğalgaz,
elektrik,
ihtiyaç,
kart,
kıyafet,
kredi kartı,
market,
pazar,
taksit,
tasarruf,
telefon,
tutumluluk,
tüketici kredisi
25 Mayıs 2016 Çarşamba
Para biriktirmenin yolları
Çok insan düşünür, çoğu insan da hiç düşünmez : )
Ben düşünenlerden oldum birikim yapmayı. Bunun için çeşitli yöntemler uyguluyorum.
Bir kere en baş kural; Hedef. Hedefin yoksa birikmez.
İkinci kural da harcamamak. Evet zorunlu olmadıkça harcama yapmayın. Mutlaka düşünün. Alacağınız şeyin ihtiyaç mı yoksa bir anlık heves mi olduğunu düşünün. İhtiyaç olduğuna karar verdiğinizde bir kere daha düşünün, gerçekten ihtiyaç mı: ) İhtiyaç olduğunu kabul ettiğinizde mutlaka alın...
Bir defteriniz olsun, akşamları harcadıklarınızı yazın. Bir süre sonra ne kadar gereksiz harcadığınıza şaşıracaksınız. Bir süre sonra da artan paranıza şaşıracaksınız.
Gelir önemli, fakat gelir az ise birikim olmaz diye bir durumda yok. Az maaşla da birikir. Az az birikir ama mutlaka birikir. Geliriniz elinize geçtiği an bir miktarını ayırın. Unutun o parayı. Sanki hiç kazanamamışsınız, sanki maaşınız o kadar değilmiş gibi hareket edin. Kalan ile ihtiyaçları giderdikten sonra kendinize / ailenize ödül olarak bir miktar ayırın. Bu 10 lira olur, 100 lira olur. Ama mutlaka bir miktar olsun. Bununla ister çocuklarınızla dondurma alıp her yanınıza bulaşana kadar keyifle yiyin, ister ailecek sinemaya gidin... Ama mutlaka ailecek olsun eğer ki bekar değilseniz: )
Market-pazar alışverişlerinde dikkatli olun. Bir önceki yazımda yazmıştım. Üç beş göze gözükmeyen tutarlar genelde marketlerde eriyip gidiyor. Mutlaka market çıkışı fişinizi kontrol edin.Semt Pazarına akşam saatlerinde gitmek daha hesaplı oluyor. Yeşillikler, meyveler yarı fiyatına düşüyor.
Kış için yazdan hazırlık yapın. Böylece kışın yeme içme, mutfak masrafını bayağı indirmiş olursunuz. Konserve ve derin dondurucu kurtarıcı gibi birşey. Domates konserveleri, sebzelerin buzluğa atılması gibi...Pekmez-reçel gibi şeyleri hazır almak yerine yapabilirsiniz evde. Küçüçük bir kavanoz reçel bir kilo meyvenin parasına denk geliyor. Ne gerek var değil mi fazladan ona para vermeye:)
Elektrik- su-doğal gazdan ben şimdiye kadar sadece elektrik kısmından tasarruf edebildim. Evde çocuklar olduğu için doğal gazı hiç kısmadım. Makul derecede hep yandı. Zira çocuklar evde bazen yalın ayak, bazen yeleksiz dolaşabiliyorlar. Doğal gazdan tasarruf derken doktora yatırmayalım paramızı: ) Evinde küçük çocuk olmayan aileler için kışın evde tişört yerine kazak-hırka ile bir miktar indirebilirler faturalarını.
Kıyafet konusuna gelince; varsın moda size arkadaş olmasın, varsın beş çeşit sandalet, üç çeşit botunuz olmasın. Çıplak ayakla gezen, ayak altları nasırlaşmış çocukları düşünün. Tüketici canavarının sizi ele geçirmesine izin vermeyin. Az olsun, temiz olsun, düzgün olsun yeter. Beyaz - siyah basic tişörtler kurtarıcıdır. Üç beş daha edinin. Marka takıntısı bana biraz garip geliyor. Araştırın, bazen ihraç fazlası çok güzel ürünler denk geliyor. Tabii ki düğün dernek durumları için düzgün iki üç kurtarıcı elbiseniz dolabınızda asılı olsun.
Kumbara. Olmazsa olmazlardan olmalı. Kuruşları-bozuklukları değerlendirmek için çok işe yarar.
Aklıma geldikçe sıralayacağım... Keyifli harcamalar-birikimler olsun...
En önemlisi sağlık olsun.
24 Mayıs 2016 Salı
Market alışverişi
Benim en çok dikkat ettiğim konulardan biridir market alışverişi...
Aynı ürünlerde fiyat çok fark ediyor. 10 parçada 1 lira fark etse 10 lira yapar. Havaya giden 10 lira. Haftada 4 defa 10 lira boşuna gitsin kim ister, ayda 40 lira yapar: ) O parayla çocuklarımla gezer eğlenirim...
Mesela 26 mayıs ta bir markette komili sıvı el sabunu bayağı indirimli. Akmaz kokmaz, 4 lt alırsam bayağı da gider bize. Bu benim için karlı bir alışveriş olur.
Bunun gibi dikkat ederek giderseniz çokça birikiminiz olur. Böylece hedeflerinize daha çabuk ulaşabilirsiniz. Hedefe vardığınızda ki hazzı duyunca inanın iyi ki yapmışım diyeceksiniz.
23 Mayıs 2016 Pazartesi
Kendimce Tasarruf Yöntemleri
Öncelikle tasarrufun büyüğü küçüğü olmaz. Küçük de olsa tasarruf yapılmalı.
Zira damlaya damlaya göl de olur, damlasızlıktan kuraklık da çöker...
Evde yaptığım, sizinde yapabileceğiniz birkaç önerim var.
Misal elektrik tasarrufu çok önemli. Şu sıralar eskisi kadar yapmıyorum ama yavaştan yine başlayacağım. İlk evimizi aldığımızda, borcunu ödemek için bayağı kısmıştım çoğu şeyden ama çok şükür 4 yılda borcunu bitirince rahatladık. Sabır en önemli nokta. O karanlık tünelin ucundaki ışığa doğru yürümek paha biçilemez bir duygu: )
Mesela sayacınızı 3 tarifeli olarak değiştirip, akşam 10 dan sonra çamaşır-bulaşık işini yapabilirsiniz. Makinalar tam dolu olmadan çalıştırmayın. Ekonomik makinalar kullanıldığında bayağı fayda ediyor. Fişlerinizi mutlaka çıkartın. Takılı kalmasın. TV yok evde, küçük bir tv var, çok önemli bir program olduğunda açarız. PC de yok. Zaten tüm gün işteyiz. Çocuklarda küçük olunca ekranla ilişkimiz pek olmuyor. Evde olduğumuz anlarda ya misafirimiz gelir yada çayır çimene koşarız. Her iki durumda da tv ye gerek yok. Ütü işini de gece halledebilirsiniz. Ben tüm çamaşırları ütülediğim halde gece ütü yapmak çok şey fark ettiriyor. Fırın genelde kullanmamaya dikkat ediyorum, pasta-börek-kek türü şeyleri de akşamdan yapıyorum. Bu şekilde elektriğim bundan 4-5 yıl önce ve bu süreçte 20 TL civarında geliyordu. Bir gün elektrik sayaç kontrolünde görevli eşime "abi senin hanım biraz daha zorlarsa sayacı tersinden döndürecek" demişti: ))
Su tasarrufunda çok başarılı sayılmam. Temizlik takıntım olduğundan bolca domestos ve cif ile banyolar yıkanır, evler silinir, balkon yıkanır. Yine de duşta boşa akan suyu balkon yıkamasında kullanırım. Asla musluklar boşa akmaz. Çocuklarıma da bunu sıkça anlatırım. Onlar da dikkat eder. Muslukları açınca gürül gürül su gelmez. Su tasarrufunda sınıfta kaldığımı kabul edebilirim: ( Siz benim gibi olmayın bence...
Ev telefonumuz yok. Cep telefonlarından hallediyoruz iletişim işini. Gerek olduğunu da düşünmüyorum şimdilik. Sizin içinde gerekli değilse kapattırın. En düşük tarife 30 TL bile olsa, 30 X 12 = senede 360 TL yapar ki bir yarım altın parasından fazla nerdeyse: )
Bir sonraki yazım mutfakta neler yaptığım ile ilgili olacak...
Selamlar...
Bu bloğu açtım çünkü yazmak iyi gelir bana, okuyanların da faydalanacağını düşünüyorum. Şimdiye kadar neler yaptığımı, neler yapacağımı, planlarımı - düşüncelerimi yazmak, okuyanlara da az da olsa faydası olursa ne mutlu bana...
Sanırım küçüklüğümden beri tutumlu biri oldum ben. Yetiştiriliş mi yoksa fıtrat olarak mı böyleydim bilemiyorum ama gerçekten çok tutumlu olduğumun farkındayım: ) Bu durum cimrilik kısmına ulaşmadıkça benim için gayet keyifli. Ama işte o aradaki ince çizgiyi geçersem işin boyutu eziyete dönüşebilir. Bunu hiç istemem. Çünkü biriktirmekten ne kadar keyif alıyorsam istediklerim için harcama yapmak da bir o kadar hoşuma gidiyor.
Öncelikle birikim yapmak bana göre kazandığından yapılacak bir durum değil. Yani "yetmiyor ki ne biriktireyim" demek bana biraz tuhaf geliyor.
Elde ettiğim kazançtan mutlaka önce biraz ayırırım. Sonra kalan ile bu kadar kazanıyorum şeklinde ayı bitiririm. Çok sıkışıp bunaldığım anlarda oluyor, o zamanlar genelde kendime "geçecek az sabret" der hemen takvime bakarım, maaş almaya ne kadar kaldı diye: )
Şimdilik bu kadar. Umarım faydalı bloglar arasında olur yazdıklarım ile burası...
Sanırım küçüklüğümden beri tutumlu biri oldum ben. Yetiştiriliş mi yoksa fıtrat olarak mı böyleydim bilemiyorum ama gerçekten çok tutumlu olduğumun farkındayım: ) Bu durum cimrilik kısmına ulaşmadıkça benim için gayet keyifli. Ama işte o aradaki ince çizgiyi geçersem işin boyutu eziyete dönüşebilir. Bunu hiç istemem. Çünkü biriktirmekten ne kadar keyif alıyorsam istediklerim için harcama yapmak da bir o kadar hoşuma gidiyor.
Öncelikle birikim yapmak bana göre kazandığından yapılacak bir durum değil. Yani "yetmiyor ki ne biriktireyim" demek bana biraz tuhaf geliyor.
Elde ettiğim kazançtan mutlaka önce biraz ayırırım. Sonra kalan ile bu kadar kazanıyorum şeklinde ayı bitiririm. Çok sıkışıp bunaldığım anlarda oluyor, o zamanlar genelde kendime "geçecek az sabret" der hemen takvime bakarım, maaş almaya ne kadar kaldı diye: )
Şimdilik bu kadar. Umarım faydalı bloglar arasında olur yazdıklarım ile burası...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)